Çoklu-kare anlatı türlerinden biri olan Cyclic narrative/ döngüsel anlatı, çeşitli sahneleri tematik bir şekilde birbirine bağlar. “Kare içindeki anlatılar arasında bir neden-sonuç ilişkisi yoktur. Yalnızca resimlere bakarak bu döngüsel anlatıyı anlamak çok zordur”. Zeus Tapınağı çatısının hemen altındaki metop frizindeki Herakles’in Oniki Görevi [işi] rölyefleri döngüsel anlatı tekniğinin kullanıldığı iyi bir örnektir.
Bu anlatıda figür tekrarları vardır ve Herakles her karede yer alır. Frizdeki anlatı; Herakles’in ailesini öldürme günahından kurtulup sonunda ölümsüzlüğe kavuşmasını sağlayan, Kral Eurystheus’ın verdiği 12 görevi temsil eder. Herakles, kendisinden nefret eden Hera’nın etkisi altında cinnet geçirerek ailesini katleder. Kendine geldiğinde Apollon mabedine giderek af diler. Güneş tanrısı Apollon, bağışlanmak için Tirynthe kasabasına gidip kral Eurystheos’un hizmetinde 12 yıl çalışması gerektiğini söyler. Eurystheos ise Herakles’in bir gün tahtına sahip olmasından korktuğu için onun sağ dönmeyeceğini ümit ettiği 12 zor görev verir. Bu görevlerin çoğu; alt edilmesi zor hayvanları ve yaratıkları öldürme ya da ele geçirme gibi kurnazlık ve kuvvet isteyen işlerdir.
Çoklu-kare anlatı olarak bir diğer anlatı tekniği Sequential narrative/ ardışık anlatı’dır. Neden-sonuç ilişkisi yaratan ve bir eylem sırasını temsil eden bağlantılı resimlerden oluşur (Petersen 2011:253). Ardışık anlatı, bağlantılı kareler nedeni ile konu hakkında bir kurgu geliştirmemizi sağlar.
İtalya, Padova’daki Arena Şapeli, bilinen adıyla Scrovegni Şapeli’ndeki Giotto’nun resimlediği Mesihin ölümü ve dirilişi bölümü, çift dizilimli altı kare içinde anlatılır. Giotto bu öyküde ardışık anlatı tekniğini kullanmıştır. Hz. İsa’nın ölümü, Hz. Meryem ile defin sahnesi ve Hz. İsa’nın tekrar dirilişi resimlenmiştir. Herakles’in 12 İşi’nin aksine, bu freskte öykü hakkında bilgi sahibi olmasak da kareler arasındaki nedensellik suretiyle bağlantı kurmak mümkündür. Giotto bu freskte, o dönem resimlerinde pek görüldüğü söylenemeyen sırtı izleyiciye dönmüş figürler kullanmıştır. Giotto’nun Hz. İsa’yı ölmüş bir beden olarak resmetmesi de o dönem için bir diğer farklılıktır.
Giotto’nun bu eserinde kareler arasında nedensellik olsa da bu bağ çok kuvvetli değildir. Bu nedenle ardışık anlatı ile özdeşleşmiş olan ve bu türü en iyi temsil eden biçimin çizgi roman ve grafik roman olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.
Resimsel anlatı, sanatçı tarafından tek bir yapı seçilerek betimlenebildiği gibi kimi zaman birden çok yapı ile birlikte de betimlenebilir. Kimi zaman da bir resimsel anlatı, iki farklı yapıya da yakın durabilir. Örneğin illüstrasyonlarda bazen birden fazla anlatı yapısının birlikte kullanıldığı görülür. İllüstrasyon tek-sahne [monoscenik] olarak çizilirken, kompozisyon üstüne çerçeve içinde döngüsel [cyclic] ya da ardışık [sequential] olan başka anlatılar çizilebilmektedir. Böylece birden fazla yapı bir arada kullanılmış olur.
Araştırma ve yazı: Ahmet Hulusi Hızıroğlu
Editör: Musaffa Hızıroğlu